TÜRKİYE’DE SİYASAL
PARTİLER VE ‘’ÇOK PARTİLİLİK’’
Cumhuriyet
rejimi daha Osmanlı’nın karnında enbriyon halindeyken demokrasinin en temel ilkesi
olan ‘’çoğulculuk’’ ilkesi yerine ‘’çoğunlukçuluk’’
şekillenmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren de çoğulculuğun gerçeği olan
hiçbir muhalif gelişmeye müsaade edilmemiştir. Yani Osmanlı’dan devralınan
miras, yeni rejim sürecinde de devam ettirilmiştir. Her gelişmenin devlet
çıkarına hizmet etmesi istenmiş, buna uymayanlar ezilmişlerdir. Ezdikleri bu
muhalif güçlerin yerine sahteleri üretilmiş ve bunlar gerçekmiş gibi sunulmaya
çalışılmıştır.
1923 yılında
kurulan rejimin adı Cumhuriyet olsa bile kendisi kaskatı bir sömürü düzeni ve
bir diktatörlüktür. Tüm Cumhuriyet süreci incelendiğinde muhalif güçlerin
başına nelerin getirildiği açıkça görülebilir. 1925 yılında Rauf Orbay’ın Genel
Başkan olduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Sex Said ve ayaklanmayla ilişişi
olduğu gerekçesiyle kapatılmış, milletvekillerinden bazıları tutuklanmış, Rauf
Orbay yurtdışına kaçmıştır. Yeni rejimin vermiş olduğu sözlere rağmen, Kürtlerin
demokratik taleplerini yerine getirmeyeceğinin anlaşılmasıyla birlikte
muhalif Kürtler isyan etmiş, her isyan kanla bastırılmıştır. Alevilik resmi
anlamda tanınmamış üzerlerine gidilmiş, ibadetleri yasaklanmış, katliama tabi
tutulmuşlardır. Hristiyan azınlıkların mallarına – mülklerine el konmuş,
Müslüman olmaya zorlanmış , göç ettirilmiş ve her türlü zalimane uygulamayla
karşı karşıya bırakılmışlardır.