4 Ağustos 2012 Cumartesi

MAKALE


             TÜRKİYE’DE SİYASAL PARTİLER VE  ‘’ÇOK PARTİLİLİK’’
 
Cumhuriyet rejimi daha Osmanlı’nın karnında enbriyon halindeyken demokrasinin en temel ilkesi olan  ‘’çoğulculuk’’ ilkesi yerine ‘’çoğunlukçuluk’’ şekillenmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren de çoğulculuğun gerçeği olan hiçbir muhalif gelişmeye müsaade edilmemiştir. Yani Osmanlı’dan devralınan miras, yeni rejim sürecinde de devam ettirilmiştir. Her gelişmenin devlet çıkarına hizmet etmesi istenmiş, buna uymayanlar ezilmişlerdir. Ezdikleri bu muhalif güçlerin yerine sahteleri üretilmiş ve bunlar gerçekmiş gibi sunulmaya çalışılmıştır.
1923 yılında kurulan rejimin adı Cumhuriyet olsa bile kendisi kaskatı bir sömürü düzeni ve bir diktatörlüktür. Tüm Cumhuriyet süreci incelendiğinde muhalif güçlerin başına nelerin getirildiği açıkça görülebilir. 1925 yılında Rauf Orbay’ın Genel Başkan olduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Sex Said ve ayaklanmayla ilişişi olduğu gerekçesiyle kapatılmış, milletvekillerinden bazıları tutuklanmış, Rauf Orbay yurtdışına kaçmıştır. Yeni rejimin vermiş olduğu sözlere rağmen, Kürtlerin demokratik taleplerini yerine getirmeyeceğinin  anlaşılmasıyla birlikte muhalif Kürtler isyan etmiş, her isyan kanla bastırılmıştır. Alevilik resmi anlamda tanınmamış üzerlerine gidilmiş, ibadetleri yasaklanmış, katliama tabi tutulmuşlardır. Hristiyan azınlıkların mallarına – mülklerine el konmuş, Müslüman olmaya zorlanmış , göç ettirilmiş ve her türlü zalimane uygulamayla karşı karşıya bırakılmışlardır.