T.C.’nin
Osmanlıdan kopuş söylemi büyük bir yalan ve çarpıtmadır. T.C. Osmanlının
gelenek ve göreneklerini, kurumlarını, kadrolarını, saray savaşlarını v.b. gibi
birçok alt ve üst yapı kurumlarını devralmıştır. Ancak 1923’te kurulan çarpık
rejimin yöneticileri, Osmanlı’yı yıkarak yeni bir Cumhuriyet kurduklarını,
Cumhuriyet’in Osmanlı’dan farklı bir yönetim biçimi olduğunu tekrarlayarak
propagandasını eğitim, basın, yayın gibi yollarla belleklere yerleştirmeye
çalıştılar. Osmanlının Teşkilat-ı Mahsusası MİT, Hamidiye Alayları koruculuk ,
İstiklal Mahkemeleri Özel Yetkili Mahkemeler
olarak devam ediyor.
Biraz açarsak;
Emniyet Müdürlüğü binalarının önünden geçerseniz binalarının tepesinde, büyük
harflerle ‘’Polis Teşkilatının 168. Yılı’’ yazısını görürsünüz. Peki, 89 yıl
önce kurulan cumhuriyetin Emniyet Kurumu nasıl 168 yaşında olur? Askeri
binalar, Tapu Kadastro , Maliye ve daha bir çok kurum binalarının önünde benzer
yazıları görmek mümkündür.
Hala
sürdürülen Koruculuğun atası olan Hamidiye alayları da kimi ağa, bey ve aşiret
reislerine ayrıcalık tanımış, onları ermeni, alevi ve hatta kürt halkının genel
çıkarlarına karşı kullanmışlardır. İşlevsel olarak hemen hemen koruculuğun taa
kendisidir. Kürt halkını Osmanlıya bağlamanın organları olarak görev
almışlardır. Şimdiki koruculuğun bundan başka rolü nedir? Bugün nasıl
sürmektedir?
Osmanlının
‘’kardeş’’, ve ‘’evlat katli’’ benzerleri sadrazamların büyük çoğunluğunun
komplolarla tasfiye edilmesinin benzerleri bugünde de aynı sürmüyor mu? Son
kürt isyanı bu devlet içi savaşları ayyuka çıkarmıştır. Geçmişte başka konular
üzerinden süren devlet içi çekişme, çatışma ve tasfiyeler günümüzde kürt sorunu
ve kürt hareketi düzleminde yoğunlaşarak sürmektedir. ‘’Saray Savaşlarının’’
kürt sorunu bağlantılı etabının ilk kurbanları Özal, Eşref Bitlis, Bahtiyar
Aydın, Rıdvan Özden, Cem Ersever ve daha niceleri olmuştur. Kürt sorunun
demokratik yöntemle çözülmeyişi Demirel’i, Ecevit’i, Çiller’i, Mesut Yılmaz’ı
bitirdi. Şimdi ise savaş devam ederse başkalarını, başta Erdoğan’ı bitirmeye
adaydır.
Yine Osmanlı
İmparatorluğunun Kafkaslarda ve Balkanlarda Turancılığı yaymak için oluşturduğu
Teşkilat-ı Mahsusa, cezalarını affettiği mahkûmları cezaevinden çıkararak birçok
cinayet ve katliamda kullanmıştır. Muhaliflere karşı komplolar düzenlemiş ve
entrikalarla tasfiye edilmiştir. Bu örgütün devamı olarak Karakol, Milli
Emniyet Teşkilatı, günümüzde MİT olarak aynı işlevi görmektedir. Bir çok aydın,
yazar ve muhalif MİT tarafından komplolarla tasfiye edilmiştir. Atatürk’ün
evinin yakılarak Rumların tasfiye edilmesine zemin hazırlanması Nazım Hikmet ve
nice muhalif kimi yazarların tutuklanması, Sabahattin Ali’nin katledilmesi ve
benzeri birçok hukuk dışı uygulamaya ve ince provokasyona bu kurum imza
atmıştır. MİT’in son PKK görüşmesi hanesine yazılacak olan en olumlu iştir.
Herhalde
Osmanlıdan devralınmayan tek şey, Çok kültürlülüğü, renkliliği, zenginliği
olduğu kabul etmektedir. Osmanlı’dan arta kalan halklar mozaiği bir potada eritilmeye
daha 1923’den itibaren başlamış ve zengin kültürel miras bastırılarak Anadolu
Coğrafyası çoraklaştırılmıştır.
Devlet içi
çatışmayı tetikleyen ve su yüzüne çıkaran Kürt sorunu ve PKK olgusudur. MİT
Müsteşarı ve Bazı MİT’çilerin yargılanmak istenmeleri, KCK davasıyla
bağlantılandırılmaları bu durumu göstermeye yetmiyor mu? Devlet içi
devletçiklerin kavgaları önümüzdeki süreçte yoğunlaşarak devam edeceğe
benziyor. Yani Osmanlı’dan devralınan ‘’saray meydan savaşları’’ bütün
çıplaklığıyla sürüyor.
Bence
MİT’çilerin yargılanmaya çalışılmasının nedeni, bundan sonra PKK ile görüşecek
ve demokratik seçeneği kullanacak olanlara gözdağı verilmek istenmesidir. Yine
bence MİT tarihinde belki ilk defa doğru b ir iş yapmış ve PKK ile görüşerek
kendi tarihine zıt demokrasi mücadelesine olumlu bir katkı yapmış, akan kanın
durdurulması için çaba harcanmıştır. ama bu olumlu katkı demokrasi karşıtı güçleri çok kızdırmıştır.
Hani derler
yaa’’tarih tekerrürden ibarettir’’ işte Cumhuriyet tarihinin tamamına yakını
Osmanlı tarihinin tekerrürü ve bugünkü versiyonudur denilebilir.
‘’Saray
savaşlarını’’ ister Erdoğan, İster Gülen, İster Emniyet, ister MİT kazansın,
savaşın gerçek galibi kürt demokratik muhalefeti ve Türkiye demokrasi
mücadelesi olacaktır. Önümüzde ki süreç demokrasi mücadelesinin olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder