KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEYE MECBUR DEĞİL, MAHKÛMSUN BAŞBAKAN !

‘’Siyasi uzantıları’’ diye ifade ettiği BDP ile müzakere de ne demek? Mecliste grubu olan siyasal bir partiyle müzakere de ne demek oluyor? Senin milletvekillerinin onlarca katı kadar oy alarak meclise giren milletvekilleri ile ve partileri ile görüşmek zaten normal ve olması gereken değil mi? BDP ile görüşmek Kürtlere bir lütuf mu? ABD başkanının, AB liderlerinin görüştüğü, muhattap aldığı, Kürtlerin yasal temsilcileri olarak tescil olunmuş bir parti ile görüşmeyi sanki bir işmiş gibi sunmak, halkı enayi yerine koymaktır. BDP ile görüşmek senin zaten görevin ve buna mecbursun. Bir zorunluluğu yerine getirmeyi ifade ederken ‘’Ey Kürtler bakın ben BDP ile görüşeceğim’’ diyerek onlara şirin gözükmek küçücük bir Bizans oyunu değilse nedir? Bu ayak oyunlarıyla dev gibi bir sorun çözülebilir mi?
PKK ile silahlı mücadeleye gelince; otuz yıldır zaten aynı şeyi öncekiler de sen de yapıyorsunuz? Sanki bugüne kadar başka bir yöntem uygulanıyormuş da bugün silahla karşılık vereceklermiş gibi anlatıyor Erdoğan? PKK'ye karşı denenmiş ama hiçbir sonuç alınmamış yöntemle bugüne kadar ne sonuç alındıysa, bugün de aynı sonuç alınır. Otuz yıldır ne olduysa bugün de aynı şey olur. Sıkıyönetimler, DGM’ler, köy boşaltmalar, toplu katliamlar, orman yakmalar, dağ-taş bombalamalar, neyi çözdüyse bugün bu yöntemle onu çözersin. Bu eskimiş bir yöntemdir, eskiyen yöntemlerden de yeni bir şey çıkmaz. Ecevit, Türkeş, Çiller, Baykal, Yılmaz bu yöntemden ne kazandılarsa sen de onu kazanırsın Sayın Erdoğan . Bu yol, yol değildir. Bu yol çıkmaz yoldur.
Aslında Erdoğan burada bildik bir oyunu, bir filmi sahneye koyuyor. Burada amaç; BDP ile PKK ‘yi birbirine vurdurmaktır. Kürt hareketini Kürtlerin elleriyle bitirmektir. Kürt hareketini bölmek, parçalamak, küçük parçacıklara ayırdığı hareketi rahatça yutmak istiyor. BDP eliyle PKK’yi vurmak, dönüp her ikisini birden vurmak istiyor. K. Burkay’ın yurt dışından bu amaçla getirilişi, İ. Güçlü’ nün sıradan bir ihbarcı gibi sokaklarda bağırtılması hep bu düşüncenin ürünüdür.
Başbakan Kore gezisi dönüşünde de bu niyetini açıkça ortaya koydu ve BDP’ ye ‘’PKK’yi dışlayın gelin görüşelim’’ dedi. BDP’ nin bu oyuna gelmeyeceğinden kuşku yok. BDP’nin devamı olduğu HEP,DEP, HADEP bu oyuna gelmediğine göre BDP hiç gelmez. Başbakan PKK’ye karşı çıkmış, onu dışlamış bir BDP’ de kaç kişi kalır biliyor mu acaba? Belki Burkay ve Güçlü gibi bir iki yalaka kalır diye düşünüyorsa onlar da kalmaz boşuna uğraşmasın!
Öyle ise PKK’yi dışlamış bir BDP ne işe yarıyacak? PKK’yi dışlayan AKP, MHP, CHP ne işe yarıyorsa o da aynı işe yarar? Amaç eğer Kürt sorununda rolünü oynaması ise, BDP’ nin bugünkü pozisyonu sorunun çözümüne daha çok katkı yapabilir.
Bu noktada bir anı herhalde durumu daha iyi açıklamaya yarar. Sanırım 2001 yılıydı. Siyasi yasaklı HADEP’liler olarak, kimi Türk aydınlarıyla birlikte, değişim ve dönüşümden yana güçlerin birliğini sağlamak için Demokrasi Hareketi ismiyle bir çalışma başlattık. Hareketin amacını anlatmak için köşe yazarlarıyla görüşmeye karar verildi ve birkaç arkadaş İstanbul’a gitti. Görüşülecek isimler arasında Avni Özgürel de vardı. Özgürel görüşme sonrasında diyor ki ‘’Teybi kapattım, not almıyorum, konuşacaklarınızı yazmayacağım, merakımı gidermek için soruyorum; HADEP’ in PKK ile ilişkisi nedir? Gurup Sözcümüz ''Hayır olamaz, bizim PKK ile bir ilişkimiz yoktur !'' diye cevap veriyor. Avni Özgürel de ‘’PKK ile ilişkisi olmayan HADEP ne işe yarayacak? Bu devlet PKK ile masaya oturmaz. HADEP’ in PKK ile ilişkisi olursa, HADEP üzerinden görüşmeler yapabilirler. Zaten PKK ile ilişkisi olmayan bir çok parti var. İlişki olmaması değil, olması sorunu çözmeye yardımcı olabilir’’ diyor. Siyasetin ABC’ sini bilen herkes Avni Özgürel’in ne kadar haklı olduğunu bilir. Daha sonraları bu görüşünü de birkaç defa yazdı, söyledi.
BDP ve PKK ile görüşmek zorundasın sayın Başbakan. Çünkü Kürt sorunu demokratik yollarla çözmeye mecbur değil, mahkumsun! Bugün sana para, silah, istihbarat sunarak seni Kürtlerin üzerine gönderenlerin senin yararına bunu yaptıklarında çok da emin olma. Irak’a, Mısır’a, Suriye’ye bak. Ya iç çatışmayı boyutlandırmak için bunu yapıyorlarsa (ki ben bundan eminim) ne yapacaksın? İç savaş çıkarıp, halkların birbirini boğazlamasını sağladıktan sonra Gavur dağından ‘’Öte uçuş yasağı var’’ derlerse ne yapacaksın? Gerisini sen düşün!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder