19 Haziran 2012 Salı

MAKALE


CHP’NİN GİRİŞİMİ, ŞÜPHELER ve HDK’NİN ROLÜ
CHP’nin Kürt sorununa çözüm adına diğer siyasi partilere yaptığı çağrı olumludur, desteklenmesi hatta geliştirilmesi için değerlendirilmesi gereken bir girişimdir. Kürt halkı, partisi, kurumları, dışarısı, içerisi bu Çağrıya olumlu yanıt verir, veriyor da. Daha ilk anda BDP genel Başkanı Sayın Demirtaş’ın açıklaması da bu yöndeydi. Kürt Hareketinin genel yapısının da bu girişimi olumlu karşıladığından şüphe yoktur. Bu konuda Kürt tarafında bir problem yok. Çünkü Kürt hareketi açısından barış  taktiksel olarak değil, stratejik olarak ele alınıyor. Kürt hareketi yıllardır barış konusunda samimiyetini her alanda gösteriyor. Hareketin tarihi tarafsızca incelendiğinde, defalarca tek taraflı ateşkesler, barış girişimleri, hükümet ve devlet yetkililerine gönderilen mektuplar, çizilen yol haritaları v.s. görülebilir. P.K.K lideri Sayın Öcalan’ın savunmaları adeta birer barış manifestosu niteliğindedir.
Girişimin duyulmasının ardından yapılan tartışmalar Kürt Hareketinin barış çabaları beyinlerden ırak tutularak yürütülmektedir. Barış’ın bir tarafı görülmeyerek, sinsice üzerinden atlanarak sürdürülmek istenmektedir. Barış’a böyle yaklaşılamaz. Barış böyle gerçekleştirilemez. Barış tek ayak üzerine oturtulamaz. Dünyada tek ayaklı barış yoktur, olmamıştır.

5 Haziran 2012 Salı

MAKALE


                                            DÜŞÜNCE, ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ VE KCK OPERASYONLARI
 

            Bir siyasal sistemin demokrasi olması için seçimlerin, parlemantonun, mahkemelerin ve diğer bazı kurumların olması yeterli değildir.Demokrasinin olmazsa olmazlardan biri ve en önemlisi çoğunluğun azınlığın haklarına saygı göstermesinin yanında azınlığın çoğunluk durumuna gelebilmesinin yollarının açık olmasıdır. Azınlığın kendini özgürce ifade etmesi, örgütlenmesi ve çoğunluk durumuna geçme yollarının açık olması demokrasinin en vazgeçilmez kuralıdır.DKÖ'lerin, sendikaların, odaların ve sivil toplum örgütlerinin seslerinin kısıtlandığı , görüş ve önerilerinin dikkate alınmadığı rejim demokrasi değil, bir çeşit egemenler ve seçkinler demokrasisi olur. 

            Çok seslilik, çok renklilik demokrasilerde esastır. Demokrasi tek sesli, tek renkli rejim değildir. Demokrasi iktidadakilerin ve egemenlerin her istediğini yaptığı, muhalefetin baskı altında tutulduğu bir rejim asla değildir. Demokrasi, her kurum, kuruluş ve bireyin yönetim üzerinde söz ve karar sahibi olarak etkin olduğu rejimdir. 

            Çoğulculuk demokrasinin en temel ilkelerinden biridir. Bu ilke hiç kimse tarafından yok sayılamaz. Bir ülkede fikirler ne kadar serbestçe tartışılıyor ve örgütleniyorsa, o ülkede demokrasi o kadar gelişir.

            Düşünce özgürlüğü, her türlü düşüncenin konuşulup, tartışılmasını gerektirir. Düşünce, ifade ve anlatım özgürlüğünün olduğu bir ülkede şu görüş yasak, bu görüş serbest denilemez. Her insan inandığını ve düşündüğünü açıkça ve serbestçe savunur. Devlet hiç kimseye baskı uygulayarak kendi ideolojisini dayatamaz. Demokrasilerde devlet ve devlet görevlileri gibi düşünmeyenler de düşüncelerini söyler, savunur, Hiçbir cezai müeyide ile karşılşmazlar. Esasen çağdaş demokrasilerde devletin ideolojisi olamaz.